• https://www.facebook.com/cengiz.ulku
  • https://twitter.com/cengizulku
Cunda Adası Yaz Kış Güzel

Cunda Adası Yaz Kış Güzel

Türkiye’nin bana göre yaz kış gidilebilecek en güzel noktalarından biri Atvalık ve Cunda Adası… Havası harika, bol oksijenli, denize girilecek yeri az olsa da seyrine doyulamayan bir denizi var. Tarih deseniz, her sokağı, her binası 1800 lü yıllara ait… Yel değirmenleri adanın her yerinden görülebiliyor ve manzarayı bütünlüyor. Tarihi kiliseler, şapeller, manastırlarla adeta bir Yunan adasının kopyası… Birçok bina Yunanlılardan kalma ve birçoğunun kapısının üstünde yapım tarihi yazıyor (1853, 1842, 1870 gibi) . Mübadelede hepsini bize bırakmışlar ve memleketlerine gitmişler.

Peki, biz korumuşmuyuz bu tarihi yerleri... Maalesef koruduğumuz söylenemez. Önce ismini değiştirmişiz. Yarbay Ali Çetinkaya’nın birinci dünya savaşında ele geçirdiği ada olma sebebiyle adanın adını Alibey Adası olmuş ama, yine halk dilinde Cunda adası olarak geçmektedir. 

Rahmi Koç, önce tarihi şapelin batı tarafındaki en yüksek noktasında manastıra un sağlayan ve sadece değirmen ve yanındaki kilisenin temel taşlarının bulunduğu yeri aslına uygun bir şekilde restore edip 2007 yılında “Sevim Kent, Necdet Kent Kitaplığı ve Müzesi” adını verdiği bu alan inanılmaz ilgi görmekte ve adaya gidenlerin uğrak yeri olmaktadır. Yine harap bir vaziyette olan “Taksiyarhis Kilisesi” bugünlerde son derece görkemli bir yapı olarak Cunda Adasının en büyük tarihi binası olarak göze çarpıyor. Gerçekten Rahmi Koç’u tebrik etmek lazım. 

Cunda Adası’ndan önce Lale Adası var. Lale Adası ile Ayvalık toprakları arasını 1817 yılında toprakla doldurararak yaklaşık 700 metrelik bir yol ile geçişi sağlamışlar, Sonra da Lale Adası, Cunda Adası arasına da 1964 yılında Türkiye nin ilk boğaz köprüsü diye bilinen bir köyrü ile geçişi sağlamışlar, o yüzden araçla ulaşabiliyoruz. 

Aslında adanın en eski adı Moshonisia, anlamı da Kokuluada… Gerçekten de her adada hoş bir koku var. Ama bitki örtüsünden ama  evlerin duvarlarından sarkan çiçeklerden. Adanın bir özelliği de doğal bir film studyosu olması. Çok sefer gittiğimizde, bir çok dizi veya film çekimi ile karşılaşmışızdır.

Tarihi bir yeri gezmek için eğer orada başka bir bağınız yoksa hayatın boyunca bir-iki kez gidilir. Oysa biz her yıl 3-4 defa gideriz, neden acaba… Tabii ki eşsiz manzarası eşliğinde sahilindeki müthiş meze ve balık çeşitlerine sahip restorantlarda yemek yemek ve taş yapılarıyla ünlü küçük butik otellerini görmek ve kalmak için. 

Geceleri bir çok restoranttan yayılan Kanun ve Ud sesleri, koro halinde söylenen şarkılar inanılmaz keyifli bir atmosfer yaratıyor. Gurmelerinde uğrak yeridir bu restoranlar… Çoğunun duvarında asılı gazete küpürlerinde o restorantın belli dönemlerde Türkiye sıralamasında ilk 10’a girdiği haberleri… Çay seviyorsanız hayatınızda içeceğiniz en güzel çayı “Taş Kahve”de içersiniz… aynı lezzet bile olsa o atmosferde içeceğiniz çay size unutamayacağınız anları hatırlatacaktır. Sahilde yürüken bir çok insanın elinde ceviz parçaları ve çukulata sosuna bandırılmış külahta dondurma yiyerek dolaşan insanlarla yaz kış karşılaşırsınız.

Balıkçı teknesi yanaşırken teknenin yanaşacağı yere birçok balıkseverler ile birlikte martılar ve kediler yanaşır. Biri taze balık almak için diğeri de balıkçının atacağı işe yaramaz balıklar için… Balığı alın karşısındaki restontlarda pişirtip yiyin. Birde fotoğraf çekmeye meraklıysanız, arşivinizdeki en güzel manzaraları, martıları, denizi, tekneleri ve günbatımı fotoğraflarını hep saklayacaksınız.


 Taksiyarhis Kilisesi 2012 - Cengiz Ülkü

 Taksiyarhis Kilisesi 2014 - Cengiz Ülkü


  
4640 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
İLGİNÇ YAZILAR
Üyelik Girişi
Saat Kulesi
Site Arama